Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Anlaşmalı Boşanmanın Faydaları: Hukuki, Ekonomik Ve Psikososyal Bir Değerlendirme

Resim
Boşanma, bireylerin yaşamlarında karşılaştıkları en karmaşık ve çok boyutlu süreçlerden biridir. Hukuki yönleri kadar duygusal ve toplumsal etkileriyle de dikkat çeker. Bu bağlamda, anlaşmalı boşanma, özellikle medeni hukuk sistemlerinde tercih edilen ve taraflara önemli avantajlar sağlayan bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Tarafların kendi aralarında mutabakata vararak evlilik birliğini sonlandırmaları, süreci hem daha sağlıklı hem de daha az yıpratıcı hale getirebilir. Aşağıda, anlaşmalı boşanmanın öne çıkan başlıca faydaları sistematik biçimde ele alınmaktadır. Anlaşmalı boşanma, klasik çekişmeli boşanma davalarının aksine, tarafların mahkeme öncesinde uzlaşmaları esasına dayanır. Bu durum, uzun süren yargılamaların ve karmaşık hukuki işlemlerin önüne geçer. Tarafların boşanmanın mali sonuçları, velayet ve nafaka gibi konularda önceden mutabakata varmaları, mahkemenin karar vermesini kolaylaştırır ve süreci önemli ölçüde hızlandırır. Böylece hem yargı sistemi üzerindeki yük azalır ...

Tüketim Toplumu, Minimalizm ve İhtiyaç Kavramının Değişimi

Resim
 Modern kapitalist toplumların belirleyici unsurlarından biri, tüketim kültürünün yaygınlaşmasıdır. Üretimden ziyade tüketimin merkezde yer aldığı bu toplumsal yapı, bireylerin değerlerini, ilişkilerini ve yaşam biçimlerini derinden etkilemektedir. Sanayi devriminden günümüze kadar geçen süreçte, tüketim yalnızca bir ekonomik faaliyet olmaktan çıkmış; kimlik inşasının, statü sembollerinin ve hatta mutluluk anlayışının aracı haline gelmiştir. Kapitalist sistemin özünde, sürekli büyüme ve kar maksimizasyonu hedeflenir. Bu durum, tüketicilerin sürekli olarak daha fazla ürüne ihtiyaç duyması gerektiği algısını beslemiştir. Reklamcılık, medya ve popüler kültür, bu algının pekiştirilmesinde merkezi roller üstlenmiş; bireylerin ihtiyaç ve arzuları manipüle edilerek tüketim davranışları yönlendirilmiştir. Tüketim kültürünün yaygınlaşması, toplumsal ilişkilerin de piyasa dinamikleri çerçevesinde şekillenmesine neden olmuştur. Hediyeleşmeden özel gün kutlamalarına, aidiyet ve sevgi gibi kavr...

Popülizm ve Toplumun Temsili: Kitlelerin Politik Duygularını Moscovici Üzerinden Okumak

Resim
Serge Moscovici'nin sosyal temsiller kuramı, bireylerin ve grupların dünyayı anlamlandırma biçimlerini incelemekle kalmaz; aynı zamanda modern demokrasilerde kolektif bilincin nasıl biçimlendiğine dair güçlü ipuçları sunar. Bu kuramdan hareketle, çağdaş siyasette popülizmin yükselişi, yalnızca ekonomik ya da kurumsal krizlerin değil, aynı zamanda kolektif hayal gücü ve ortak temsillerin yeniden yapılandırılmasının bir sonucu olarak da okunabilir. Popülizm, toplumun “gerçek sesi”ni temsil ettiğini iddia ederken, aslında irrasyonel ve duygusal tepkileri siyasallaştıran bir anlatı inşa eder. Moscovici’ye göre sosyal temsiller, bilimsel bilgiye alternatif olan “ortak bilgi sistemleri”dir ve bu sistemler, karmaşık gerçeklikleri daha anlaşılır hale getirirken çoğu zaman indirgemeci, sembolik ve duygusal öğelerle donatılmıştır. Popülist söylem de bu bağlamda, halkın karmaşık sosyoekonomik problemlerini basit dikotomiler üzerinden yeniden temsil eder: halk vs. elitler, biz vs. onlar, içer...