Dijital Medyanın Toplumsal Davranışlar Üzerinde Etkileri
Günümüzde, dijital medya ve sosyal medya platformlarının toplum üzerindeki etkisi göz ardı edilemez bir hâle gelmiştir. Sosyal bilimler, bu fenomeni inceleyerek dijital medyanın ve sosyal medyanın toplumsal davranışlar üzerindeki karmaşık etkilerini anlamaya çalışmaktadır.
Sosyal bilimler, toplumun yapısını, ilişkilerini ve bireylerin davranış kalıplarını inceleyen disiplinler bütünüdür. Sosyoloji, psikoloji, iletişim bilimi, antropoloji ve siyaset bilimi gibi alanlar, dijital medya ortamlarında şekillenen yeni toplumsal dinamikleri anlamaya yönelik yoğun çalışmalar yürütmektedir. Dijitalleşmenin gündelik hayatla bu denli iç içe geçtiği çağımızda, sosyal bilimsel bakış açısı büyük önem taşımaktadır.
Dijital medya ve sosyal medya,
insanların iletişim biçimlerini, bilgiye erişim yollarını ve hatta kimlik
algılarını köklü biçimde dönüştürmüştür. Geleneksel medya ortamları, tek yönlü
ve merkezi yapısıyla sınırlı bir iletişim sağlarken; dijital medya bireylerin
hem içerik tüketicisi hem de üreticisi olmalarını mümkün kılar. Bu durum,
toplumsal ilişkilerin yapısını daha yatay ve katılımcı hâle getirmiştir.
Sosyal bilimciler, bu dönüşümün
toplumsal davranışlar üzerindeki etkilerini anlamak için hem niteliksel hem
niceliksel yöntemler kullanmaktadır. Nitel görüşmeler, etnografik gözlemler ve
içerik analizleri ile bireylerin dijital ortamlardaki deneyimleri
çözümlenirken; anketler, deneyler ve istatistiksel modellemeler daha genel
eğilimleri ortaya koymaktadır.
Sosyal bilimciler, dijital medya
kullanımını anlamak için anketler ve gözlem yöntemlerini kullanır. Bu şekilde,
insanların hangi platformları kullandığını, ne sıklıkla kullandığını ve hangi
tür içeriklere ilgi gösterdiğini analiz ederler. Bu veriler, kullanıcıların
dijital ortamlarla nasıl ilişki kurduğunu ve bu ortamların gündelik yaşam
üzerindeki etkilerini değerlendirmede önemlidir.
Büyük veri analizi, sosyal
bilimcilerin dijital medya üzerinden elde edilen büyük veri setlerini
incelemelerine olanak tanır. Milyonlarca kullanıcının etkileşimleri, tercihleri
ve davranış kalıpları algoritmalar aracılığıyla çözümlenerek daha bütüncül ve
dinamik analizler yapılabilir. Bu yöntem, bireylerin dijital ortamdaki
davranışlarının zaman içindeki değişimini de izleme olanağı sunar.
Sosyal medyanın toplumsal
davranışlar üzerindeki etkisi karmaşıktır ve birçok farklı boyutta incelenir.
Sosyal medya, haberlere ve bilgiye erişimi hızlandırır. Bu, toplumun politika,
kültür ve diğer konulardaki görüşlerini etkileyebilir. Aynı zamanda bilgi
kirliliği, dezenformasyon ve kutuplaşma gibi riskleri de beraberinde getirir.
Sosyal medya platformları,
kullanıcıların aynı görüşteki bireylerle daha fazla etkileşime girdiği yankı
odaları (echo chambers) ve filtre balonları (filter bubbles) oluşturabilir. Bu
yapılar, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirebilir ve bireylerin karşıt
görüşlere erişimini engelleyerek eleştirel düşünme becerilerini zayıflatabilir.
Bu nedenle sosyal bilimciler, dijital medya etkilerini yalnızca erişim değil,
içerik ve etkileşim düzeyinde de değerlendirmektedir.
Öte yandan sosyal medya, farklı
kültürlerden ve coğrafyalardan bireyler arasında etkileşim olanakları sunarak
kültürlerarası anlayışı artırabilir. Bu durum, küresel vatandaşlık bilincinin
gelişmesine katkı sağlayabilir. Ancak dijital etkileşimin yüzeysel kalması ya
da önyargıların çevrim içi ortamlarda yeniden üretimi de göz ardı
edilmemelidir.
Dijital medya, toplumsal hareketler
ve sivil toplum açısından da önemli bir dönüşüm aracı olmuştur. Gezi Parkı
protestoları, Arap Baharı, #MeToo ve Black Lives Matter gibi hareketler dijital
medyanın örgütlenme ve görünürlük açısından oynadığı rolü gözler önüne
sermiştir. Bu bağlamda dijital medya, alternatif kamusal alanlar yaratma potansiyeli
taşır.
Bununla birlikte, dijital aktivizmin
"tıklama aktivizmi" (clicktivism) gibi yüzeysel katılım biçimlerine
indirgenmesi de eleştiri konusu olmaktadır. Sosyal bilimciler bu bağlamda,
çevrim içi katılım ile çevrim dışı siyasal/toplumsal eylem arasındaki ilişkiyi
incelemektedir. Dijital eylemliliğin sürekliliği, etkisi ve kalıcılığı analiz
edilmektedir.
Dijital medya aynı zamanda bireysel
kimliklerin inşasında da etkin bir rol oynamaktadır. Kullanıcılar, sosyal medya
profilleri aracılığıyla kimliklerini yeniden tanımlamakta, benlik sunumlarını
kurmaktadır. Bu durum, hem özgürleştirici hem de baskılayıcı etkiler
doğurabilir. Görünürlük baskısı, onay ihtiyacı ve dijital beden algısı, yeni
toplumsal normların oluşumuna zemin hazırlar.
Özellikle gençler arasında dijital
kimlik ve gerçek kimlik arasındaki uyumsuzluk, çeşitli psikolojik ve sosyal
sorunlara yol açabilmektedir. Sosyal medyada beğeni sayısına göre kendilik
değerinin ölçülmesi, özgüven sorunlarını artırabilmekte; bu durum dijital medya
okuryazarlığının önemini ortaya koymaktadır. Sosyal bilimciler, dijital
ortamdaki kimlik inşasını sosyolojik, psikolojik ve kültürel yönleriyle ele
almaktadır.
Dijital medya, toplumsal hafıza ve
kültürel mirasın aktarımı konusunda da yeni kanallar açmaktadır. Arşivlerin
dijitalleşmesi, kolektif belleğin korunmasını ve paylaşılmasını
kolaylaştırmıştır. Ancak bu aynı zamanda unutma, manipülasyon ve gerçeklik
kayması gibi sorunları da beraberinde getirmiştir.
Sosyal bilimler, dijital medya
aracılığıyla yayılan sembollerin, imgelerin ve anlatıların toplumsal algıyı
nasıl şekillendirdiğini çözümlemeye çalışır. Popüler kültür ürünleri, mizah,
kısa videolar ve görsel temsiller, dijital toplumda değer yargılarının
üretiminde önemli rol oynamaktadır.
Ayrıca dijital medya, dilin kullanım
biçimlerini de dönüştürmektedir. Emojiler, kısaltmalar, görsel içerikler ve
çoklu iletişim kanalları, iletişimde yeni normların oluşmasına neden olmuştur.
Bu dönüşüm, toplumsal ilişki kurma biçimlerini de etkilemektedir. Bu nedenle
dilbilimsel ve kültürel analizler dijital ortamlarda yoğunlaşmıştır.
Dijital medya, tüketim
alışkanlıklarını da yeniden biçimlendirmiştir. Kullanıcıların verilerine dayalı
hedeflenmiş reklamcılık, bireylerin tercihlerini yönlendirmekte ve tüketimi
özendiren bir çevre yaratmaktadır. Sosyal medya fenomenleri ve “influencer”
kültürü, bu yeni tüketim modellerinin başlıca aktörlerindendir.
Sosyal bilimciler, bu bağlamda
dijital medya ile ekonomik davranışlar arasındaki ilişkiyi de analiz
etmektedir. Dijital mecralarda şekillenen yeni çalışma biçimleri (örneğin
içerik üreticiliği, dijital göçebelik) ve emek sömürüsü biçimleri (örneğin
algoritmik denetim, görünmeyen emek) araştırma konuları arasında yer
almaktadır.
İnsanların fikirlerini şekillendiren önemli bir etken olan sosyal medya, kamuoyu oluşturma ve farkındalık yaratma konularında etkili bir araçtır. Konuyla ilgili görüşünü sorduğumuz İstanbul Barosu avukatlarından Avukat Dr. TolgaErsoy, şu açıklamaları yaptı: “Hukuk sistemimiz, dijital medyanın kullanımı ile ilgili yasal düzenlemeler içermektedir. 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile ülkemiz, Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü'ne benzer bir düzenlemeyi benimsemiştir. Bu kanun, kişisel verilerin dijital medyada nasıl işlendiğini ve korunduğunu düzenler. Bu düzenleme, bireylerin dijital medya platformlarının veri kullanımıyla ilgili haklarını güvence altına alır. Mevcut hukuki düzenlemeler ile hak ihlali durumlarında internet üzerindeki içeriklere erişim yasağı gibi sınırlamalar getirebilmektedir. Hukuk sistemimiz, telif hakkı ihlalleri ve dijital medyada fikri mülkiyet haklarının nasıl korunacağına dair düzenlemeler içerir. Keza, siber zorbalık, siber saldırılar ve kişisel verilerin kötüye kullanılması gibi konular, Türk Ceza Kanunu ve yasal düzenlemeler çerçevesinde suç olarak kabul edilir. Bu düzenlemeler haricinde, 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile ticaretin dijital platformlar aracılığıyla gerçekleştirilmesine olanak tanınmıştır”.
Sosyal
bilimler, dijital medya ve sosyal medyanın toplumsal davranışlar üzerindeki
etkilerini analiz ederken çeşitli yöntemler kullanır. Bu analizler, insanların
dijital medya kullanımının toplumun dinamiklerine nasıl bir etki yarattığını
daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Sosyal bilimlerin bu çalışmaları, dijital
çağın toplumsal değişimlerini anlamamıza ve bu değişimlere uyum sağlamamıza
yardımcı olabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder