Çocukların Çevrimiçi Güvenliği için Alınan Yasal Önlemler
Çocukların çevrimiçi dünyada güvende olmalarını sağlamak, ebeveynler ve toplum için büyük bir endişe kaynağıdır. İnternet, eğitim, eğlence ve iletişim için büyük bir kaynak olsa da, çocuklar için tehlikeler de içermektedir.
Bu dijital ortam, çocuklara sınırsız
bilgiye erişim, yaratıcı içerik üretme ve sosyalleşme imkânları sunarken; aynı
zamanda siber zorbalık, cinsel istismar, kişisel veri ihlalleri, zararlı
içeriklere maruz kalma ve dijital bağımlılık gibi birçok risk barındırmaktadır.
Özellikle gelişimsel olarak savunmasız durumda olan çocuklar, eleştirel düşünme
ve dijital farkındalık becerileri tam olarak gelişmediğinden bu tehditlerle baş
etmekte zorlanabilirler. Bu durum, yalnızca bireysel mağduriyetler değil, aynı
zamanda toplumun genel güvenlik algısı ve çocukların uzun vadeli psikososyal
gelişimi açısından da ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle çocukların dijital
ortamlarda karşılaştığı risklerin yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda
sosyal ve hukuki bir mesele olarak görülmesi gerekir. Ebeveynlerin dijital
denetim rolü kadar, devletin düzenleyici sorumluluğu, özel sektörün etik
yükümlülüğü ve eğitim sisteminin bilinçlendirici işlevi bir arada işlemelidir. Çocuğun
üstün yararı ilkesi, dijital haklar bağlamında yeniden yorumlanmalı ve
çocuklara özgü bir “dijital koruma rejimi”nin tesisi, toplumsal bir öncelik
hâline getirilmelidir.
1. Çocukların İnternet Kullanımını Denetleyen Ebeveyn
Kontrolü
Birçok ülkede, çocukların internet
kullanımını denetlemek ve sınırlamak için yasal düzenlemeler bulunmaktadır.
Ebeveyn kontrolü yazılımları ve cihazlardaki bu tür özellikler, ebeveynlere
çocuklarının çevrimiçi etkinliklerini izleme ve sınırlama yetkisi verir.
Bu yasal düzenlemeler, özellikle 13
yaş altı çocukların çevrimiçi etkinliklerinin denetim altına alınmasını
hedeflemektedir. Avrupa Birliği'nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) kapsamında,
ebeveyn onayı olmadan çocukların dijital servisleri kullanması yasaklanmıştır.
Benzer biçimde ABD'de yürürlükte olan COPPA (Children’s Online Privacy
Protection Act) yasası, ebeveyn izni olmadan çocukların kişisel verilerinin
toplanmasını engeller.
Türkiye'de de Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu (BTK), aile profili ve çocuk profili seçenekleri ile
ebeveynlerin filtreli internet hizmeti talep etmesine imkân tanımaktadır. Aynı
zamanda çocukların oyun, video ve sosyal medya uygulamalarına erişimini
denetleyen yazılımlar da yasal güvence altına alınmış durumdadır. Bu
sistemlerin etkili olabilmesi için ebeveynlerin dijital okuryazarlık
düzeylerinin de yükseltilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Ancak bazı eleştirmenler, ebeveyn
kontrol araçlarının aşırıya kaçtığında çocuğun özel hayatının ihlaline yol
açabileceğini belirtmektedir. Bu nedenle hukuki çerçeve, hem çocuğun korunma
hakkını hem de özel yaşam hakkını dengelemelidir. Ebeveyn denetimi, bir gözetim
aracı değil, çocukla birlikte yürütülen bilinçli bir yönlendirme süreci olarak
tasarlanmalıdır.
2. Kişisel Bilgi Koruma Yasaları
Birçok ülke, çocukların kişisel
bilgilerini çevrimiçi platformlarda korumak amacıyla özel yasal düzenlemelere
sahiptir. Bu yasalar, çocukların kişisel bilgilerinin izinsiz toplanmasını ve
kullanılmasını sınırlar. Özellikle çocuklar için tasarlanmış web siteleri ve
uygulamalar, bu tür yasalara sıkı bir şekilde uymak zorundadır.
Kişisel veri koruması, çocukların
çevrimiçi ortamdaki mahremiyetlerinin korunmasında kilit bir rol oynar.
Çocukların yaş, cinsiyet, konum bilgileri, ilgi alanları ve çevrim içi
alışkanlıklarına ilişkin verilerin izinsiz toplanması, onları hedefli
reklamlara, manipülasyona ve dolandırıcılığa açık hâle getirir. Bu nedenle veri
koruma yasaları, çocuklar açısından özel güvenlik önlemleri öngörür.
Türkiye’de 6698 sayılı Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), genel olarak veri güvenliğini düzenlese de
çocuklara özgü hükümler sınırlıdır. Ancak Kurul kararları ve rehber metinlerle
çocuk verileri hassas veri olarak tanımlanmakta ve işlenmelerinde açık rıza aranması
gerektiği belirtilmektedir. Gelişmiş veri koruma mevzuatlarına sahip ülkelerde
çocuklara özgü çerçeveler daha ayrıntılıdır.
Çocuklara yönelik içerik üreten
çevrim içi platformların, kullanıcı yaşını doğrulama sistemleri geliştirmesi ve
ebeveyn rızası olmadan veri toplamaması beklenmektedir. Yasa dışı veri toplama
ve üçüncü taraflarla paylaşma durumlarında ağır para cezaları uygulanmakta,
kimi durumlarda platformlar erişime dahi kapatılabilmektedir. Bu koruma
rejiminin etkin işlemesi için hem kullanıcıların hem de platform
sağlayıcılarının bilinçli olması gereklidir.
3. Sosyal Medya ve Çocukların
Korunması
Sosyal medya platformları,
çocukların güvenliğini sağlamak için yaş sınırlamaları ve içerik denetimi
yoluyla yasal düzenlemelere uymak zorundadır. Bu önlemler, çocukların istismar
ve tacizden korunmasına yardımcı olur.
Sosyal medyada çocukların
karşılaşabileceği tehlikeler arasında siber zorbalık, cinsel istismar,
manipülasyon, yanlış bilgiye maruz kalma ve ekran bağımlılığı yer almaktadır.
Bu bağlamda ulusal ve uluslararası mevzuat, platformların kullanıcı yaşını
tespit etmesini ve çocuklara özel içerik filtreleri uygulamasını şart
koşmaktadır. Ayrıca çocuklara yönelik reklamların sınırlandırılması da yasal
düzenlemelere dâhildir.
Türkiye'de sosyal medya
düzenlemeleri, 5651 sayılı Kanun çerçevesinde şekillenmekte; 2020 ve 2022
yıllarında yapılan değişikliklerle sosyal ağ sağlayıcılarına yerel temsilcilik
açma, içerik kaldırma ve kullanıcı verilerini Türkiye'de barındırma
yükümlülükleri getirilmiştir. Bu düzenlemeler, çocukların çevrimiçi ortamda
karşılaşabileceği zararlı içeriklerin denetlenmesini kolaylaştırmayı
hedeflemektedir.
Platformların içerik algoritmaları
da çocukların psikolojisi üzerinde doğrudan etki yaratabildiği için,
algoritmaların şeffaflığı ve denetlenebilirliği de çocuk güvenliği açısından
yasal takibe tabi olmalıdır. Ayrıca, sosyal medya uygulamalarının tasarımında
çocuk psikolojisi dikkate alınmalı ve çocuklara bağımlılık yaratacak
mekanizmalar yasalarla sınırlandırılmalıdır.
4. Eğitim ve Farkındalık Kampanyaları
Birçok ülke, çocuklara ve
ebeveynlere çevrimiçi güvenlik konusunda eğitim vermek amacıyla yasal
düzenlemeler yapmaktadır. Ayrıca, çevrimiçi tehlikeler hakkında bilinçlendirme
kampanyaları düzenlenmektedir.
Eğitim yoluyla çocukların dijital
ortamda karşılaşabilecekleri tehlikeleri tanımaları ve bu tehlikelere karşı
kendilerini nasıl koruyacaklarını öğrenmeleri sağlanır. Bu çerçevede hem örgün
eğitim sistemi içine entegre edilen ders içerikleri hem de kamu spotları,
broşürler ve dijital kampanyalar büyük rol oynar. Dijital vatandaşlık, medya
okuryazarlığı ve etik davranışlar, bu eğitimlerin temel temalarını oluşturur.
Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı
bünyesinde yürütülen FATİH Projesi ve Bilinçli Teknoloji Kullanımı modülleri,
öğrencilere internetin güvenli kullanımına ilişkin temel bilgileri kazandırmayı
amaçlamaktadır. BTK, RTÜK ve Emniyet Genel Müdürlüğü de dönemsel kampanyalarla
çocuklara, gençlere ve velilere yönelik bilgilendirme faaliyetleri
gerçekleştirmektedir.
Ancak farkındalık kampanyalarının
etkili olabilmesi için süreklilik ve hedef kitleye uygunluk esastır. Sadece
teorik bilgilendirme değil, pratik senaryo temelli çalışmalar, oyunlaştırma
teknikleri ve interaktif eğitim araçları da bu konuda yaygınlaştırılmalıdır.
Ayrıca eğitimlerin sadece çocuklara değil, öğretmenler ve ebeveynler gibi tüm
paydaşlara yönelik planlanması gereklidir.
5. İnternet Servis Sağlayıcılarının
Sorumluluğu
Bazı ülkeler, internet servis
sağlayıcılarını çocukların çevrimiçi güvenliğini sağlamak için belirli önlemler
almaya zorlayan yasal düzenlemelere sahiptir. Bu, zararlı içeriklerin
engellenmesi ve çocukları koruma amacını taşır.
İnternet servis sağlayıcıları (İSS),
teknik altyapıyı sağlayan kuruluşlar oldukları için çevrim içi trafiğin
filtrelenmesi, zararlı içeriklerin önlenmesi ve erişim kontrollerinin
sağlanmasında kritik rol oynar. Yasalar, bu kuruluşlara çocuklar için özel
filtreleme sistemleri sunma, belirli içeriklere erişimi sınırlama ve şikâyet
mekanizmaları kurma yükümlülükleri yüklemektedir.
Türkiye'de İSS'ler, 5651 sayılı yasa
gereği içerik kaldırma ve erişim engelleme taleplerine uymak zorundadır. Ayrıca
“güvenli internet hizmeti” adı altında aile ve çocuk profilleri sunarak,
kullanıcıların filtrelenmiş internete erişimini mümkün kılmaktadırlar. Bu
hizmet, herhangi bir ek ücret talep edilmeden sağlanmakta ve BTK tarafından
denetlenmektedir.
İSS’lerin teknik sorumluluklarının
yanı sıra, kullanıcı bilgilendirme yükümlülüğü de önemlidir. Ailelere yönelik
rehber içerikler, kullanım istatistikleri ve güvenli internet kılavuzları,
çocukların dijital ortamlarda karşılaşabileceği riskleri azaltmaya yardımcı
olur. Bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği ise düzenli olarak kamu
otoriteleri tarafından denetlenmeli ve raporlanmalıdır.
Konuyla
ilgili görüşünü sorduğumuz Avukat Dr. Tolga Ersoy, şu açıklamaları yaptı: “Türk Ceza Kanunu, çocukları istismar ve
cinsel saldırılardan korumaktadır. Çocukların çevrimiçi platformlarda maruz
kalabileceği tehlikeler mevcut olup, hizmet sağlayıcıları, yaş sınırlamaları ve
içerik denetimi gibi önlemler almakla yükümlüdür. Ebeveynlerin de çocuklarının
sağlıklı ruhsal gelişimini sağlamak için çevrimiçi etkinliklerini denetleme
hakkı ve vazifesi mevcuttur”.
Çocukların
çevrimiçi güvenliği için alınan yasal önlemler, internetin yaygınlaşması ile
birlikte giderek önem kazanmaktadır. Bu düzenlemeler, çocukların interneti
güvenli bir şekilde keşfetmelerine yardımcı olurken, aynı zamanda ebeveynlerin
ve toplumun onları koruma sorumluluğunu da vurgular. Çocukların çevrimiçi
güvenliği konusundaki bu yasal önlemler, çocukların daha sağlıklı ve güvenli
bir dijital deneyim yaşamalarına katkı sağlamaktadır. Ancak, çocukların
çevrimiçi güvenliği sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda
ebeveynlerin, öğretmenlerin ve çocukların kendilerinin de aktif katılımıyla
sağlanabilir. Bu nedenle, ebeveynler ve toplum olarak çocukların çevrimiçi
güvenliğine odaklanmaya devam etmeliyiz.
Yorumlar
Yorum Gönder